Büyürken çeşitli örneklerle, görüntülerle, modellerle nasıl olmamız gerektiği, neyin kabul edilir ve neyin kabul edilemez olduğu bize öğretilir. Dünyayı algılayışımız, ebeveynimiz ve yakın ailemiz tarafından şekillendirilir. Öğretmenlerimden 1 Farley Swiftdeer, geçmiş şartlanmaları silmek konusunda, gördüğümüz imgeleri kopyalayarak toplumun kabul edilir bireyleri olmayı bize öğrettikleri için onları “imaj yaratıcılar” olarak adlandırır.

Büyürken, ailemiz ve örnek aldığımız kişiler olan bu “imaj yaratıcılar” tarafından duygusal dünyamızı şekillenir. Şartlanmamız burada başlar. Ergenlikte, yaşıtlarımız önem kazanır. Moda enaüstrisi ve medya, yaşantımızın bu döneminin normlarının oluşmasında büyük rol oynar. Moda dünyası inanılmaz büyük bir endüstriye sahip. Düşünecek olursanız, modanın özü diğer insanları kopya etmekten ibarettir. Çoğumuz aidiyet hissine, bir yerlere ve bir şeylere ait olmaya muhtacız. Hele bir de özgüven problemi yaşıyorsak, ergenlikten yetişkinliğe geçilen bu zor dönemde moda dünyası ve medya gibi endüstriler dünyayı görme ve hissetme şeklimizi büyük ölçüde etkiler.

Geçmiş Şartlanmaları Silmek – Bebeklik

Bebekken tamamen çaresiz ve annelerimize bağımlıyızdır. Bu sebeple annelerimiz bizim için kelimenin tam anlamıyla “ana tanrı”dırlar. Şanslıysak daha sonraları bir başka “tanrı” olan babamızla tanışırız. Bir çocuğa göre, tanrılar hiçbir zaman yanlış yapmazlar. Bu çok önemli bir noktadır çünkü anne babalar mükemmel olamadıklarında, çocuk bunun kendi hatası olduğunu zan­neder. Anne ve baba kavga ettiğinde ya da boşandığında, çocuk bunun için kendisini suçlar. Bu insanca bir gerçek olmakla beralıa bir yetişkin için mantıklı bir durum değildir. Her ne pahasına olursa olsun yaşayakalmak için, bize bakıp büyüten kişiyle ve çok büyük ve itici bir güç olan ölüm, yani var olmama hali korkusuyla baş etme mekanizmasıdır.

Bu varoluşsal korkunun büyük bir bölümü psikolojiktir. Nasıl olmasın? Temel inançlar veya temel hipnotik durumlar yaratır. Bunlar, çok erken yaşlarda ve bilinçaltında oluşmaya başlayan temel inanç sistemleri veya temel hipnotik durumlar yaratır. Küçük kız, annesiyle güvendedir ancak birdenbire şu korkunç ve karanlık adam ortaya çıkar ve sürekli gelip huzurlu ve mutlu olan ortamı bozar. Anne ise her seferinde bu korkunç ve karanlık adamı sakinleştirir. Mesaj: Erkekler tehlikelidir ve kadınlar, güvende olmak için onlara boyun eğmelidirler. Küçük oğlan, annesi ile emin ve güvendedir. Baba ise Noel’e eve paketler ve hediyelerle gelir çünkü baba tedarik edendir ve kalıplaşmış inan­ca göre baba, sadece bir şeyler getirmek için eve gelir.

Mesaj: Erkekler tedarik edicidir ve esasında, ev yaşamının bir parçası değillerdir. Yaşamındaki her şeyi kontrol eden ve düzenleyen, baskın bir anneye sahip olan küçük oğlan senaryosunun mesajı ise: Kadınlar her zaman üstündür, başarabilirlerse seni kontrol etmeye çalışırlar, dolayısıyla onlarla aramıza belli bir mesafe koymalıyız. Bunlar, gizli temel inanç sistemlerinin oluşumlarına basit örneklerdir. Bizler geçmiş şartlanmaları silmek konusunda, bu hikayeleri gün ışığına çıkartıp günü­ müz şartlarında tekrar değerlendirip değiştirmediğimiz sürece, gizli inanç sistemleri yaşamlarımızı yönetmeye devam edeceklerdir.

Hepimizin içinde, yola devam etmemizi sağlayan müthiş bir güç vardır. Mesele, bizim gerçekten yolculuk etmek istediğimiz yolun bu olup olmadığı veya yolumuzun bu olduğu fikrinin aslında bir başkasına ait olup olmadığıdır. Bu soruyu sorarken içimizdeki otomatik, evcilleştirilmiş, etkiye tepki veren makine benliğimizden, yani robot benliğimizden bahsediyorum.

Geçmiş Şartlanmaları Silmek – Robot Benlik

Robot -bazen bilinçaltı zihin olarak da adlandırılır- yaşadığı­ nız yıllar boyunca tarafınızdan gönderilen programlamalara harfiyen uyarak şovu yönetir. Program ne kadar derine saklanmışsa, robot da onu bulup uygulamak için o kadar çok çalışacaktır. Robot, devasa boyutlara sahip bir müttefiktir: Tamamen sizin “-meli, -malı”larınızı, gerekliliklerinizi ve yasaklarınızı, yapılmaması gerekenlerinizi sizin iyiliğiniz için olduğuna inanarak ve sonsuz bir bağlılıkla uygulamaya kendini adamıştır. Robotta bir yanlışlık yoktur ve o hep orada olacaktır. Yanlışlık, programlardadır. Şu andaki programlarınız, yaşamayı istediğiniz şeyler mi? Yoksa çoğunlukla ebeveyninizin etkisinde oluşturulmuş; onların isteklerine, dini, eğitimsel ve kültürel olgulara dayalı korku tarafından tetiklenen ve ger­ çekten çaresiz olduğunuz zamanlarda oluşturulmuş programlar mı?

Hepimiz derin hipnoz altındaki varlıklarız. Ana rahminden çıktığımız andan itibaren çeşitli telkinlere maruz kalıyoruz. Toplumun sıradan bir üyesi, sıradan bir kadın ya da sıradan bir adam olabilmemiz için toplumun kabul ettiği gerçekliğe uyarlanıyoruz. Ebeveynimiz ve büyüklerimiz böyle olmamızı, büyüyüp onların “iyi bir yaşam” dedikleri yaşama sahip olmamızı istiyorlar. Böylece, geçmiş şartlanmaları silmek konusunda, bizimle gurur duymalarını sağlayıp onların tarzlarının, eğitimlerinin, doğruluğunu onaylayabilelim istiyorlar. Bu son derece normal bir süreç olmakla beraber hipnozdan, transtan ve hatta -belki bunu söylerken çok ileriye gidecek olsam dabeyin yıkamaktan başka bir şey değildir. Asıl mesele, kendi gücü­ müzü geri kazanmak ve içimizdeki robotu efendimiz olmaktan çıkartıp hizmetkarımız haline getirmektir. Bu ise uyanış eylemi için geçilmesi gereken ilk aşamadır ve bütün spiritüel öğretiler, kendi tarzlarında bunu öğretirler. Şamanik yol ise bunu, çok sıradan bir tabir olmakla beraber, kişinin kişisel tarihini silmesi olarak adlandırır.

Geçmiş Şartlanmaları Silmek – Fiziksel Şartlarımız

Fiziksel şartlarımız, ekonomi ve ondan da önce ailemizin şartları doğrultusunda şekillenir. Fabrikalarda çok çalış­ mış olduğum için, tercih yapma hakları çoğunlukla o dönemin çalışan kesim tarafından elinden alınan birçok insan tanıdım. Örneklemek gerekirse; fabrika üretim birimi, madenci, makinist, dökümcü, basit makine tamirciliği gibi sürekli tekrar eden ve ruhu yok eden aktivitelerden oluşan işleri sayabiliriz. İş, insanların var olabilmek için eziyet çekmesi gerektiği ve planda bir yer sahibi olmak için gerekli olan bir şeydi; ancak iş o kadar ciddiye alınıyordu ki kişi, ana planı sorgulayacak veya sarsacak hiçbir hakka sahip değildi. Son zamanlarda çekilmiş olan Billy Elliot adlı film, bir madencinin oğlunun kalıpları yıkıp balet olabilmek için verdiği mücadeleyi ve yukarıda bahsettiğimiz durumu anlatan enfes bir örnek.

Yaşamın manevi yanı dinler tarafından kontrol edilir, dinler ise kişilere neye inanmaları gerektiğini öğretirler. Kişinin arayı­ şını bırakıp, kilisenin öğretisini kabul etmeyi ve öğretilene, yani kişinin kurtarılabileceğine inanmayı öğretirler. Kurtarılma kavramı esasında, kendini keşfetmenin zor ve badireli yollarından geçmeksizin kendi spiritüel gelişiminin sorumluluğunu almamak demektir. Kilise, kişinin kendini keşfetmesini ve bu yönde kendini geliştirmesini gereksiz ve hatta kötü olarak nitelendirir. Sadece inanın ve kendinizi kiliseye teslim edin, göreceksiniz ki her şey yoluna girecektir. Dünyadaki ıstırap dolu yaşantınız ne kadar ürkütücü olursa olsun, size vaat edilen ölüm sonrası yaşam “Tanrı’nın sağ elinde” durur ve sizi çağırır; yeter ki siz itaat edin, size söyleneni yerine getirin ve bu gerçeği sarsacak herhangi bir şey yapmayın.

Geçmiş Şartlanmaları Silmek – Cinsellik

Şifa çemberi cinselliği spiritüellikle aynı yere koyar. Bunun tuhaf bir birleşim olduğunu düşünebilirsiniz ancak konuyu bir de şu açıdan ele alın; cinselliğimiz bizim en yaratıcı yanımızdır. Bakirelerin hamile kalıp doğurmaları şeklindeki mitler dikkate alınmazsa, bizler seks aracılığıyla yeni bir yaşam meydana getiririz ve kendi ırkımızın devamlılığını sağlarız. Cinsel enerjimiz, geçmiş şartlanmaları silmek konusunda, aynı zamanda bizim yaratıcı enerjimiz ve bireyselliğimizdir. Bizi yaşamın keyifli dansına yönelten, insanların birbirine karışmasını sağ­ layan, diğer insanlarla tanışmaya kaynaşmaya iten cinselliğimizdir.

Cinsel dürtüler, hepimizin içinde var olan en büyük uyarıcı ve harekete geçirici güç olması sebebiyle bizi kontrol etmek isteyenlerin de ilk ve en büyük hedefidir. Dünyayı hakimiyet altına almanın iki yolu vardır. Birincisi, büyük hükümdarların ve ordularının kullanmış olduğu “kılıç” yoludur. İkincisi ise cinselliği, doğallığı, içsel ateşi bastırmaktır; kararlılığı, yaratım gücünü, düşünme ve kendi seçimlerini yapma hakkını bastırarak kişinin kendi mutluluğunu ve ruhunu harekete geçiren şeyleri kovalama hakkına engel olmaktır. Bunu başarmak adına insanların bilinçsizce kendi uzerlerine yönelttikleri ve zihinlerinde çok derinlere gömülmüş olan utanç, suçluluk ve kişinin kendini suçlaması gibi silahlar vardır. Bu durum, genelde din olarak adlandırılır.

Geçmiş Şartlanmaları Silmek – Kişinin Kendi Tarihi

Kişinin kendi tarihini tamamen silmesi elbette ki imkansızdır. Bu şekilde ifade edildiğinde, esprili bir durum. ortaya çıkar çünkü kişinin kendi tarihini tamamen silmesi, geçmiş şartlanmaların bugün üzerindeki etkilerini de silmek anlamına gelir. Güçlü ve bilgili bir insan olabilmek için kişinin şartlanmalalardan ve otomatik davranışlardan arınması, toplumsal kalıpların da dışına çıkması şarttır. Robotu iyice anlamak, bir iki dakikada sonuç verecek herhangi bir Yeni Çağ reçetesi değildir, aksine büyük bir iştir. Şartlanmanın çeşitli evreleri vardır ve robot, bu evrelerin içinde ustalıkla saklanmış olabilir.

Bunun en güzel örneği, geçenlerde elime geçen ve kendilerine “ışık işçileri” adını veren bir Yeni Çağ grubu tarafından gönderilmiş olan broşürdür. Broşürün birinci sayfası, grubun kendi çalış­ malarının ne kadar harika olduğuna dair övgüleri, nasıl önyargısız oldukları ve bu tarz negatif durumları nasıl aşmış oldukları hakkında bilgileri içeriyordu. İkinci sayfada ise “yanlış bir ışığa” aracılık ettiğini söyledikleri bir başka grup ışık işçisi için yergiler ve iğneleyici sözler vardı. Birinci sayfadan ikinci sayfaya geçerken kişisel farkındalık olgusuna ne oldu?

Şartlanmalardan arınma ve kişinin kişisel tarihiyle arasındaki bağları koparması işine geçmiş şartlanmaları silmek konusunda, “peşine düşmek” diyoruz.