Şaman kelimesinin en beğendiğim tanımı şudur; şaman aynı anda bir ayağıyla günlük yaşamda yürüyen, diğer ayağıyla spiritüel dünyada yürüyendir. Sıradan günlük yaşamda sağlam bir şekilde durup yaşarken diğer dünya ile olan eş zamanlı bağlantısı ile uyum içinde yaşayan sıradan bir insandır. Bir şaman göre, her şey enerji formundadır. Her şey her an değişebildiğine göre enerji geçici bir formdur. Dizel yağının, bir zamanlar yaşayan varlıkların ölüp fosilleşmesi sonucu oluşan kaya katmanlarından elde edildiğini akılda tutmakta fayda vardır. Şaman ve Şamanizm Doğuşu yüz yıllar öncesine dayanmaktadır.

Şamanizm, dünya insanının en eski psiko-spiritüel öğretisidir. Yaklaşık 40.000 hatta 50.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Aslında, insanlık tarihinin bilinenden çok daha eskiye dayandığı sürekli olarak yine ve yeniden kanıtlanmaktadır, dolayısıyla kim bilir belki 200.000 yıl öncesine dayanıyordur. Şaman kelimesi Rusya’nın Baykal gölü civarındaki Tungus Ren geyiğinden gelir. Britannica Ansiklopedisine göre sa fiilinden türemiştir. Sa bilmek anlamına gelir, Fransızcadaki savoir kelimesi ya da İspanyolcadaki sabere kelimesi gibi. Dünya çapında yerlilerin şifa yöntemlerini araştıran antropologlar bu şifacılara, vizyon görücülere ve kahinlere bizim bugün bildiğimiz anlamıyla şaman adını verdiler.

Cadı ve büyücü kelimeleri Kızılderili-Avrupa kökenli olup görmek, bilmek anlamındadır, Fransızca voir ya da Latince videre gibi görmek veya Almanca wissen gibi bilmek anlamında. İngiltere tarihinde büyücülük, wicca ve wyrd, şamanik bilgi olarak kabul edilirdi. Hristiyanlığın toprak üzerindeki politik gücü sayesinde, Şamanizm kilise tarafından şeytani kabul edilip zorla yasaklandı. Eski tarihlerde ruhsal bir yol olan wyrd kelimesi, o kadar değersizleştirildi ki günümüzde halen İngilizcede kullanılan asıl anlamsıyla alakası olmaksızın “tuhaf ” anlamındaki “weird” kelimesi halini aldı.

Geleneksel şamanların asıl amacı insanları “ruh dahilinde” ve “ruhla” bağlantı içerisinde tutmak, daimi yaşamsal coşku içinde varlıklarını sürdürmeyi sağlamaktı. İngilizcedeki “enthusiasm” kelimesi, en-theos yani ilahi olana bağlı anlamındaki kelimeden ilham almıştır (en=in/içinde, theos=god/tanrı). Şaman, Meksikalıların “tonal” olarak adlandırdığı gözle görülen maddesel dünya ile gözle görülmeyen maddesel olmayan dünya “nagual” arasındaki köprüdür. Kadın (tarihte birçok kadın şaman vardır ve olmaya da devam etmektedir) veya erkek şamanların rolü, insanlara süptil ve spiritüel boyutla her daim iletişimde olmayı öğretmek, yaşamın derin anlamlarını dikkate almalarını, kendilerini gelişimin nehirlerinde, büyük varlığın bir parçası olarak görmelerini ve küçük detaylarda kaybolmamalarını sağlamaktır.

Başka bir deyişle, yaşamı daha “büyük” hale getirerek yaşama ve gezegene daha uzun süreli ahlak ve özen sağlamaktalar. Günümüzde ise toprağa, yaşama ve uzun süreli gelişime inanarak ve bağlı olarak yaşayan hiçbir toplumun izin vermeyeceği türden üzücü bir şekilde küresel ısınma, çevre kirliliği gibi problemleri Batı’da yaratıyoruz. Amerikan Yerlileri “Her ne yaparsan yap, yedi nesil bundan faydalanmalı” der, halbuki bizler bir sonraki neslin bile ciddi ekolojik. sorunlarla karşılaşmadan yaşam sürdüremeyeceği endişesi içindeyiz.

Şamanlar sıradan olmayan gerçekliği Yukarı Dünya, Alt Dünya ve Orta Dünya olarak üç farklı dünyaya ayırırlar. Her dünyanın kendi özellikleri vardır, dolayısıyla her yolcu bu dünyalarda başlangıçta kendi gerçekliklerini deneyimler. Kişi yolculuklarında ustalaştıkça, insanların birbirine esasında ne kadar bağlı olduğunu görmek muhteşem bir deneyimdir. Şamanik yolculuk insanların birbirinden bağımsız varlıklar olduğu inancını tamamen yıkar ve aksine, insanoğlunun birbirine ne kadar bağlı olduğunu gösterir. Atölye çalışmalarında katılımcıların şamanik yolculukla bir diğer kişinin alt veya Yukarı Dünyasına rahatlıkla girebilmeyi ve faydalı bilgiler edinebilmeyi kolaylıkla öğrendiklerini görmüşümdür.

Şamanizm Doğuşu ve Yukarı Dünya, Alt Dünya, Orta Dünya

Alt Dünya içgüdüsel bilgeliğin dünyasıdır. Hayvansal gücümüzün de merkezi olan Alt dünyada dünyasal konularla alakalı, günlük yaşamımıza dair rehberlik veyardım alabiliriz. Alt Dünyaya yolculuk karın-beynimize erişebilmek gibidir. Alt Dünya masalların dünyasıdır. Korkunç ve vahşi olayların gerçekleştiği ama kimsenin incinmediği, ölülerin dirildiği ve bu deneyimlerin hissedildiği yerdir. Alis’ in Harikalar Diyarı ve birçok çizgi filmin geçtiği dünyadır Alt Dünya; ve hepimiz, çocukların “şiddet dolu çizgi filmleri” ne kadar çok sevdiğini biliyoruz. Küçük çocuklar acı, şiddet ve ölümü deneyimlememiş oldukları için çizgi filmlerdeki şiddeti şiddet olarak algılamazlar. Alt Dünyada, yardımcı ruhların bazıları hayvan, bazıları insan ve bazılarıysa mitolojik formlara bürünürler. Alt Dünya, bu dünyadaki tabiat görünümündedir. Alt Dünyaya yolculuk sırasında görülen ve deneyimlenen her şeyin sembolik ve hatta gerçek bir anlamı vardır.

Yukarı Dünya ise evrensel bilgilere sahip ve bizlere insan formunda görünen felsefi ve ruhani rehberlerin, kozmik varlıkların, ulu ve bilge büyüklerin evidir. Bu bilgelerin rehberliği ve yardımları, Alt Dünyadaki gibi pratik ve dünyasal olgulara dair olmaktan çok daha geneldir. Günlük problemlerimizin çözümlerini sunmak yerine, bizleri büyük resmi görmeye, içinde bulunduğumuz enkarnasyonda alınması gereken dersleri algılayabilmeye teşvik ederler. Bazı kültürlerde bebek bekleyen kadın, bir şamanla beraber, doğacak çocuğun hangi amaçla dünyaya gelecek olduğunu keşfetmek üzere doğmamışların dünyasına yolculuğa çıkar. Doğacak çocuğun ismi, doğum amacını yansıtacak şekilde verilir.

Yukarı Dünyadaki ışık, geçirgen ve pastel bir renge sahip olup eterik bir his uyandırır. Yukarı doğru yolculuklarda, kişi varmak istediği yere varmak için pamuktan bir bulut gibi gözüken zar tabakasından geçer. Çok önemli bir nokta: Yukarı Dünya hiçbir şekilde Alt Dünyadan daha üstün değildir; doğu hiçbir şekilde batıdan daha üstün değildir. Her ikisi de birbirini bütünleyici ve eşittir ve bir diğeri olmadan öteki var olamaz. Orta Dünya ise hem her gün içinde yaşadığımız fiziki dünya, sıradan olan gerçekliktir hem de aynı paralelde sıradan olmayan gerçekliktir. Psişik olgular, telepati, algılama yetisi, düşünce formları, “garip” olaylar ve günümüzde titreşim, dürtü, his, duygu diye adlandırdığımız ve benzeri olguların tümü, bu dünyada gerçekleşir.

Orta Dünya, hastalıkların maddesel bedende varlığını göstermeden önce oluştukları dünyadır. Şifacıların çalıştıkları, negatif psişik okların fırlatıldığı dünyadır Orta Dünya.