Bu yazının ana konusu kişisel güç alıştırmaları, kişinin kendisinin peşine düşerek kişisel gücünü geri kazanması ve robot üzerindeki hakimiyetinde ustalaşması hakkındadır. Bu konuya, “alışkanlıkları” ele alarak başlayabiliriz. Toplumda kabul gören alışkanlıkların bazı­ ları sigara içmek, içki içmek, şeker tüketimi, aşırı veya az yemek yemek, beyni uyuşturan eğlence türleri, tarafların birbirine bağlı olduğu ilişkiler, alışveriş, moda, sevgisiz cinsellik, talih oyunları ve kişinin zihnini meşgul ederek genel akışı değiştirecek fikirleri düşünmesini engelleyecek ıvır zırvırdır. Bunlar, başka bir deyişle, kişinin kendi eksikliklerinin farkına varıp onu alçakgönüllü hale getiren “aydınlanma” yolculuğuna çıkmasına engel olan yollardır. Bu alçakgönüllü hale getiren yolculukta kişi gerçekten kendi eksikliklerinin farkına vararak aydınlanır.

Kişisel Güç Alıştırmaları – Giriş – Gecenin ve Gündüzün Hırsızları

Alışkanlıkların hepsi birer hırsızdır. Gücünüzü çalarak üzerinizde hakimiyet kurarlar; bu da sizin güçsüz kaldığınız anlamına gelir. Alışkanlıklarının esiri olan kişi istekleri, dürtüleri ve tiryakilikleri karşısında güçsüz olan ve etki tepkiye dayalı bir majtine gibi özgür iradesi ve kendine hakimiyeti az olan kişidir. Alışkanlıklarınızın farkına vardıkça ve bunları kontrol altına aldıkça, kendi yaşamınız üzerinde daha çok hakimiyetiniz ve gücünüz olur. Şimdi kendinize sorun: Benim şovumu kim yönetiyor? Yaşamımı kim yönetiyor? Yaşamımın hangi bölümlerinde kontrol sahibiyim ve hangi bölümlerinde robot gibi davranıyorum? Yaşamımın hangi kısımlarını iradem dışında ve hangi kısımlarını irademle yaşıyorum? İhtiyaçlarım ıılarak adlandırdığım şeyleri satın almak için ne kadar enerji harcı­ yor ve böylece, hakikatimden ne kadar fedakarlık ediyorum?

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 1

Yaşamınızın hangi olanlarında güç kaybı yaşadığınızı hissettiğinizi ve alış­ kanlıklarınızın bir listesini yapın. Bu listedeki maddelerin peşine düşün. Sizi yönelen ve güç kaybetmenize yol açan şeylere dair içgörü kazandıkça lisloye eklemeler yapın. Üstünde hakimiyet kazandıklarınızın üstünü çizin.

Yedi Karanlık veya “Gölge” Ok

İşte araştırmanıza yardımcı olacak harika bir harita; karanlık veya gölge alanlar:

  1. Bağlılıklar
  2. Bağımlılıklar
  3. Yargılar
  4. Kıyaslamalar
  5. Beklentiler
  6. Onaylanma gereksinimi
  7. Kişisel Önem Duygusu

Alan 1 ve 2: Bağlılıklar ve Bağımlılıklar

Gereklilik olmaksızın bağlı veya bağımlı olduğumuz her şey bizim gücümüzden çalar. Bu durumu tersinden de düşünebiliriz; bağlılıklar ve bağımlılıklar yoluyla gücümüzü verirken kar­ şılığında ne satın aldığımızı kendimize soralım. Tipik bağlılık örnekleri arasında başkaları ve ailelerimiz tarafından kabul görmek, eğitim, iş-kariyer, din, kültürel kalıplar, arkadaş grubu, sosyal anlamda belirli bir yere gelmiş olmak, belirli bir gelire sahip olmak, evimizin ve arabamızın büyüklüğü veya modeli gelir. Kendi özgür irade ve seçim gücümüzden fedakarlık edip bunun karşılığında kabul görmeyi, onaylanmayı, ait olmayı, modaya uygun olmayı, popüler olmayı vb. satın alıyoruz. Para kazanmak için uzun saatler çalışarak belli bir statü sahibi olmaya çalışıyoruz ki kendimizi iyi hissedebilelim. Başkaları tarafından kabul görmenin ve onaylanmanın ya da çok çalışmanın, iyi ve güzel şeylere sahip olmanın yanlış hiçbir tarafı yok. Burada sorulması gereken soru şu: Bunlara sahip olmak bize farkında olduğumuzdan daha fazlasına mı mal oluyor? Bu alışverişte kendi rolümüzün farkında mıyız? Bilinçli mi hareket ediyoruz?

Neye bağlanıp tutunduğunuza bakın ve bunun kendinizi tanımlama şeklinizle nasıl bir ilişkisi olduğunu bir düşünün. Gençlik ve güzelliğe tutunmuşsanız yaşlanmak sizin için zor olacaktır. Maddesel zenginliğe, statüye, işinize ve bunların sizin değerinizi belirlemesine tutunmuşsanız yaşamın maddesel iniş ve çıkışlarını deneyimleyebilirsiniz. Tutunduğumuz şeyleri kaybettiğimizde acı yaratırlar. Bunları “acı oyunları” diye adlandırı­ rız.

İçki, sigara, kahve, ilaçlar, uyuşturucular, tarafların birbirlerine bağımlı olduğu ilişkiler, “seni çok seviyorum ve sensiz yapamam” ve “senden nefret ediyorum, seninle olmaya tahammülüm yok” sendromu ve diğer anlamsız ıvır zıvır ve benzeri durumlanın tamamı, gerçekliğin yaşamımıza girmesine izin verdiğimiz zaman acı vereceğini bildiğimizden, gerçeklikten kaçış yollarıdır. Bunlar bağımlılığın “acı oyunları”dır. Acıyı uzak tutuyormuş gibi gözüken ama aslında gerçeği görmemek için dikkatimizi dağıtma şekilleridir ve yalnızca, gerçeği algılama günümüzü ertelerler. Yaşam önünde sonunda bize yetişir. Kişisel güç alıştırmaları ise yaşamın bize yetişmesini beklemek yerine, yüzleşmemiz gerekenlerle şimdi yüzleşmeyi öğretmektedir.

Bağlılık ve bağımlılıklar “acı oyunları”nın aynı bölümünün iki koludur. Güvende olmama korkusu, yalnız olma korkusu, bilinmeyenden korkmak, gelecek korkusu, bir şeylerden mahrum kalma korkusu, değişim korkusu “acı oyunları”na örneklerdir. Yaşamın acısını önlemeye çalışırken, yaşamdan ve diğer insanlardan yarar sağlamak adına kendi enerjimizden ve özgür irademizden çok miktarda feragat ediyoruz. Acıyı sınırda tutabilmek için, kendimizi gerçeklikten uzak tutarken, aslında acıyı bizler yaratıyoruz.

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 2

Kendi bağl ılık ve bağımlılıklarınız olarak gördüğünüz şeyleri yazın. 

  • Şimdi, yazdıklarınızı önem sırasına koyun ve içlerinde hemen değiş­ tirebilecek olduklarınızı işaretleyin.
  • Birini seçin ve üzerinde çalışmaya şimdi başlayın.

Alan 3 ve 4: Yargılamalar ve Kıyaslamalar

Başkalarının yargıladığımız yanları kendimizde düzeltmemiz ı.:creken yönlerdir. Yargılamak izolasyon, yalnızlık ve acı getirir. Başkalarını aşağı görmek ve insanların hatalarıhı bulmak, tahterevalli etkisi dediğimiz şeydir: başkalarını aşağılayarak kişinin kendini üstün kılması. Bu sayede kişi, zayıf olan egoyu yüceltir ve aynı zamanda kendi incinmişliğini azaltır. Başkalarının eksiklikleri üzerine konuşan, önyargılı bir insanı dinlerken merhametle dinleyin ve unutmayın ki bu insan başkalarında eleştirdiklerini her gün kendisinde yaşıyor.

Yargılamanın sağlıklı yanı muhakeme yetisini artırmaktır ki hepimiz günlük yaşantımızda buna ihtiyaç duyarız. Yargılamamak, her şeyi ve herkesi kabul etmek anlamına gelmez; bu anlamsız olurdu. Mesele, yargılamanın negatif enerjisidir; kırılgan bir egoyu yüceltmek için başkalarını aşağılamak insanı acıtır. Kıyaslama eylemi, ördeklerin içgüdüsel olarak sıraya girmesi, “biz”e karşılık “onlar” kavramının oluşmasına sebep olan toplu grup bilinci ve toplumun düzene girmesini sağlayan hiyerarşik sıralamalar ile örneklendirilebilir. Burada sorulması gereken soru, konuya bilinçli bir şekilde yaklaşarak, oynanan oyunun ne oldu­ ğudur. Her zaman sıraya konulacağız, kıyaslanacağız, yargılanaca­ ğız vb. ama farkındalığımız gelişmiş olursa “acı oyunu”na gereksinim duymaksızın, rolümüzü bilinçli bir şekilde oynayabiliriz.

Böyle bir yazıyı okuyacak kadar ilerlemiş durumdaysanız yargılama gibi kavramları çoktan aşmış olduğunuzun elbette ki farkındayım. Hatta büyük ihtimalle, dünya nüfusunun nerdeyse aydınlanmış olan çeyreğinin içindesinizdir. Herhangi bir şekilde yargıladığımdan ya da kıyasladığımdan değil ama özellikle o zavallı, talihsiz ve neredeyse sıradan sayılabilecek insanlardan olmadığınız belli!

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 3

“Onlar”a, hani onaylamadığınız o insanlara, onlardan daha üstün olduğunuza inandığınız o insanlara bir bakın. Bu insanların yanlış yaptığına inandığınız ve sizin çok daha iyi yaptığınız şeyleri bir düşü­ nün ve bunların bir listesini yapın. Hadi, durmayın yapın o listeyi ve yaparken eğlenin. Nasıl olsa, bu listeyi yargılamadan yapıyorsunuz, dolayısıyla herhangi bir sorun yok, öyle değil mi?

Neyi ve kimi yargıladığınıza bir bakın. Unutmayın ki muhakeme yetisi, bu yaşamda sahip olmamız gereken bir müttefıktir. Mesele, başkalarını yargılayarak aşağı görmemizin altında yatan mesajın, insanların kendilerini iyi hissetmesinden rahatsız oldu­ğumuz gerçeğidir. Kişi gerçekten kendini sevdiğinde ve kabul l’ttiğinde, kendini iyi hissetmek için başkalarını aşağı görmez. Yargılama eylemi, kişinin kendini olduğu gibi kabul etmemesinden kaynaklanır. Bu alıştırma, kendiniz üzerinde çalışmanız gereken noktalara odaklanmanızda size yardımcı olur.

Alan 5 ve 6: Beklentiler ve Onaylanma İhtiyacı

Beklenti içinde olmak “anda” olmamak demektir. “Beklenmeyeni, beklenti içinde olmadan bekleyin” diye harika bir söz vardır. Uygulaması kolay olmasa da çok iyi bir spiritüel alıştırmadır. “Anda’ olmadığımızda, yaşamın içinde olmak yerine kafamızın içinde yaşıyoruzdur. Var olan tek zaman dilimi “şimdi” dir. Bunu tekrar edeceğim; var olan tek zaman dilimi “şimdi”dir. Hay Allah, bak o da gitti … Şimdiyi yakalamak zordur, “yakalanamayan an” öyle değil mi?

Birçok spiritüel öğreti şu anı deneyimlemeyi öğrenmekle ilgil idir. Carlos Castenada, öğretmeni Don Juan’ ın nasıl kendisini tamamen “şimdi” ye getirmekle korkuttuğu hakkında hikayeler anlatır. Bu hikayeler aklıma “ayahuasci’ yani Amazon ormanlarında kullanılan şamanik ilacı getiriyor. Bu belki çok uç bir örnektir ancak oldukça etkilidir.

Başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı, kendimizi hassas ve kırılgan hissettiğimiz zamanlarda çoğumuzun deneyimlediği bir durumdur. Kendimizi muhtaç hissettiğimizde onay, kabul görme ve sevgi satın almak için gücümüzü veririz. Güçsüz hissetti­ğimiz zaman içten içe kızgınlık da hissederiz. Ancak kızgınlık kabul edilemez ve onaylanamaz bir his olduğu için gizli ve inkar edilmiş olarak kalır. Muhtaç olmak genel bir sıkıntıdır ve aynı zamanda büyük bir güç hırsızıdır.

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 4

Beklenti: Beklenmeyeni beklentisiz olarak bekleyin. Tek zaman şu andır. Bunun için en güzel al ıştırma, kentsel görü arayışıdır.

Kendini Acındırmak: Kişinin bir şeye ihtiyaç duyması başka bir şey, kendini acındırarak bir şey islemesi ise bambaşka bir şeydir. İnsan olduğumuza göre hepimizin ihtiyaçları vardır. Ancak kişinin kendini acındırarak bir şey islemesi durumunda ihtiyacımıza karşılık verebilecek olan insanları kaçıran bir enerji oluşur ve “hep bana” hissini uyandırır. Bütün insanca ihtiyaçlar karşılıklı olarak karşılanır; ben sana yardım ederim, sen bana yardım edersin. Kendini acındırarak ihtiyaçlarını dile getiren insan ise başkalarının ihtiyaçlarını karşılama enerj isini çok az yayar, dolayısıyla ihtiyaçlarını karşılayabilecek olan insanları kendisinden uzaklaştırır.

Yaşamınızda ihtiyaçlarınızın karşılanmadığını düşündüğünüz herhangi bir konuyu ele alın. Bir alışverişte siz daha fazla verip daha fazla alabilir misiniz? Herhangi bir ödül olmaksızın karşı­lıksız olarak verebilir misiniz? Bu abartılı bir benzetme olabilir ancak bankada hiç para olmadığında, birisinin ilk parayı yatırması gerekir; işte o birisi siz olmalısınız.

Alan 7: Kişisel Önem Duygusu

Kişisel önem duygusu, gölge okların toplamıdır. Bütün oklar, kişisel önem duygusunun farklı yönleridir; yaralı bir benliğin dünyayı kendi bakış açısından görmesidir; dışarıda aslında ne ve kim olduğuna bakmadan kişinin kendini değerlendirmesidir. Kişisel önem duygusu büyük bir yalnızlığı da beraberinde getirir ve daha az fark edilse de kendine acımayla birleşir. Yalnızca kendini pohpohlamayı değil, aynı zamanda bunun tam tersi olan utangaçlık ve kısıtlanmış olma hissini de içermektedir. Utangaç bir insan da kendine aşırı güvenen bir insan kadar kendisiyle çok meşgul ve yalnız olabilir.

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 5

• Yaşamınızda kendinize acıdığınız herhangi bir konuyu düşünün. Bu hisse kapılmanıza sebep olan şey nedir? Utangaç olduğunuz bir yönünüzü, kendinizi kısıtlanmış hissettiğiniz bir konuyu düşünün. Bu hisleri kimden öğrendiniz?

• Utangaç olduğunuz durumları nasıl düzeltebileceğiniz ve bu konuda başkalarına nasıl yardımcı olabileceğinizi düşünün. Sizden beklenen şeye odaklanarak utangaçlığı zamanla azaltarak ortadan kaldırabilirsiniz. Ne de olsa, utangaçlık sadece “ben” kavramının olduğu yerlerde bulunur. “Ben” kavramının yerine hizmet ve başkalarına yardım konduğunda ise “ben” kavramı ortadan kalkar ve dolayısıyla, utangaçlık da olmaz.

Kişisel Güç Alıştırmaları – ALIŞTIRMA 6

Yaşamınızın bir film olduğunu farz edin … Yaşınız göz önünde bulundurulursa, belli evreleri tamamlamış olduğunuzu ama hala gidecek çok yolunuz olduğunu görebiliriz. Film kesinlikle henüz bitmemiştir. Siz kendi lılminizin kahramanısınız.

• Filmin ana konusu nedir?

Mesela, kendi gücünüzü bulmak ve başkalarını memnun etmek yeri ne kendi yaşamınızı yaşama hakkınızı keşfetmek olabilir. Ya da ebeveynlerinizden öğrendiğiniz kronik özgüven eksikliğine karşı açılmış bir savaş ve sonunda bunu alkolle boğmak da olabilir. Veya, inanılmaz derecede utangaç ve çekingen, kendi adına konuşmaktan kor· kan, haksızlığa uğramış, reddedilmiş, kendine değer vermeyen ve toplumda bir şekilde bir yer edinmek için mücadele eden kişiyi konu olarak işleyebilirsiniz.

• Yaşamınızın dönüm noktaları nelerdir? Listeleyin.

• Yaşamınızda sürekli gündeme gelen “alt metinli drama”lar var mı?

• Hangi tip “kabadayı”lar dönem dönem yaşamınıza girip size mey dan okur?

• Yaşamınızın filminin kısa özetini yazın.

• Yaşamınız sizi nasıl değiştirdi?

• Politik ve spiritüel inançlarınız nasıl değişti?

• Hangi olayları başarılarınız, hangi olayları başarısızlıklarınız olarak kabul ediyorsunuz?

• Nasıl geliştiniz? Ana fikre, tekrar eden konulara, tekrar eden döngülere bakın.

• Yaşam filminizin şu ana kadarki kısmının özetini yazın. Unutmayın ki film henüz bitmedi. Gidişatın gösterdiği yöne bakın …

• Yaşam hikayenizin özünü 20 dakikada anlatmanız gerekse hangi olaylar bunu en güzel anlatır?

• Yaşamınıza bu şekilde bakarak neler öğrendiğinizi düşünün. Bu yönde devam ederse, sizi nasıl bir yaşamın beklediğine bakın. Kendiniz için istediğiniz bu mu? Yazmış olduğunuz cevabı yaşamınızın hologramı olarak, bütünü tarif eden bir parça olarak düşünebilirsiniz. Filmin devamında hangi bölümleri anlatmak istiyorsunuz? Uzağı gören Kartal’ın Gözü’nü örnek olarak alın ve kendi yaşamınızın şimdiye kadarki kısmının hikayesine iyice bir bakın. Şu anda yapabileceğiniz, hikayenin gidişatını değiştirebilecek ve hedeflerinize ulaşmanızı sağlayacak olan değişiklikler var mı?