Kendinizi bir an için elinizde bir harita ile yaşamı keşfeden bir kaşif olarak düşünün. Rasyonel Düşünce Haritası sizin geçmiş deneyimleriniz, sizdenöncekiler tarafından bugüne kadar size öğretilenler, sizin “İncil” iniz, bilinen gerçekliklerdeki rehberiniz olsun.

Şimdi bir dört yol ağzına, bir karar noktasına geldiğinizi ve elinizdeki haritayla yaşam çizgisinin birbirini tutmadığını düşünün. Ne yaparsınız? Haritanızı yeni duruma göre ayarlayıp kararınızı yeni edindiğiniz bilgiye göre mi verirsiniz? Yoksa, haritanızın geçerli olduğu, haritanız dışında bir gerçekliği kabul etmenin kutsala hakaret olduğu, her şart altında ve ne pahasına olursa olsun sizin haritanızın geçerli ve doğru olduğu konusunda ısrar mı edersiniz? Haritanız ileride bir yol olduğunu gösteriyorsa ama sizin bulunduğunuz noktada ilerideki tek şey bir duvar veya bir kaya ise ne yaparsınız? Buldozerleri çağırıp araziyi elinizdeki haritaya göre tekrar mı düzeltirsiniz yoksa yeni bir yol arayışına mı geçersiniz? Bence, günlük yaşantımızdaki olaylar söz konusu olduğunda, çoğunlukla haritamızı olaylara göre düzeltiyoruz ancak nedense konu din olduğunda bu rasyonel düşünce şekli ortadan kayboluyor. Böylece dünya, düşüncelerimizi doğrulayan bir yer haline gelmek zorunda kalıyor ve rasyonel, araştırmacı zihniyet bastı­ rılıyor.

Bana öyle geliyor ki biz Batılılar yukarıdaki örnekteki gibi davranabiliyoruz; rasyonel düşünce sistemiyle ilgili bir problemimiz var. Bütün kültürümüzün rasyonellik üzerine kurulu olmasıyla övündüğümüz bir düzende bu düşünce şekli biraz garip gelebilir ama bence, bizler genelde hiç de rasyonel düşünen bir toplum değiliz. Bilim ve işleyişimiz rasyonel düşünceye dayalı ve iyi bir şekilde işliyor. Arabalarımızın motorları çalışıyor, uçaklarımız uçuyor, binalarımız yerinde duruyor ve ihtiyaçlarımıza karşılık veriyor, borsa ise her ne kadar doğası gereği biraz duygusal olsa da finansal sistemlerimiz genelde düzgün işliyor.

Oysa, spiritüel anlamda (inananlar ve şüpheciler de dahil olmak üzere) belirli bir düşünce kalıbına kilitlenip kalabiliriz ve şamanizimin sunduğu farklı açıları görebilen! inceleyebilen bir görüşe kendimizi kapatabiliriz.

Şamanizm Rasyonel Düşünce Haritasında Günümüzün Problemleri ve Zorlukları

Günümüzde birçok insan maddecilik içerisinde kaybolmuş durumda. Dünyamızda çok fazla problem var ve bizler bu problemleri kolektif olarak nasıl çözeceğimizi bilmiyoruz. Politikacılar gerçek problemlerin ne olduğunu anlayamıyorlar ve bunların önemini kavrayamıyorlar. Ancak dünyamız küresel ısınmayla karşı karşıya, yiyeceklerimiz çeşitlilik olarak her gün artış gösteriyor ancak besin değerleri giderek düşüyor, hastalıklar giderek daha ölümcül hale geliyor. Ürettiğimiz silahlar giderek ürkütücü hale geliyor ve insanoğlunun yüksek ölçüde paronayak ve şizofren hale geldiğini gösteriyor. Yıkım, gezegenin ana yapısında başlıyor. Yağmur ormanları, doğanın ekolojik dengesi, ozon tabakasında delikler, kirlilik, böcek ilaçlarının yiyeceklere girmesi, erkeklerde sperm sayısının azalması, genç kesimin mutsuzluğunu uyuşturucu ve uyarıcılarla ifade etmesi, suyun giderek düşen, kalitesi. Çok açık bir gerçek var: Birçok insanın ruhsal bir kriz yaşamakta ve insanlığın öze, ruha dönüşe, ihtiyacı oldu­ğu açık. İşte tüm bu etkilerin yansıdığı yer ise Rasyonel Düşünce Haritası.

Aklınıza gelmemiş olabilecek birkaç kriz örneğini ele alalım. Uçak ve Havayolu Endüstrisi: Uçak yolculuğunun son 40-50 yıldaki gelişimi takdire şayan ve görünüşe göre önümüzdeki 25 yılda daha da fazla gelişecek. Uzak yerlere yolculuk edebilme rahatlığı harika bir his ve bu imkanı ben de keyfini sürerek kullandım. Ancak bu keyfin atmosferde yarattığı kirliliğe ne demeli? İnsanoğlunu yukarıdaki yıkım sebebiyle oluşabilecek yaşamsal tehlike taşıyan durumlardan koruyabilmek adına, yakın bir gelecekte uçak ve havayolları endüstrisinin tamamı tekrar değerlendirilmek ve kullanımı sistemli olarak azaltılmak durumunda kalı­nabilinir.

Günümüzün Problemleri ve Zorluklar

Yağ Endüstrisi:

Fosil yakıtlarının kullanımı sebebiyle, endüstriyel ülkelerde egzoz kirliliğini azaltmak için yakıt hücreleri gibi alternatif yöntemler geliştirilmekte olsa da araç sayısı her geçen gün artmaktadır. Son zamanlarda hiç gelişmekte olan ülkelerden birini ziyaret ettiniz mi? Kontrollerin çok az olduğu Mexico City, Manila veya Lima gibi şehirlerde hava kirliliği oldukça ciddi boyuttadır. Bu gibi yerlerde “refah” artıkça diğer konular giderek kötü­ leşmekte ve hatta önemsenmemektedir. Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerde olanın daha fazlasını istemektedirler; daha fazla araç ve daha fazla elektrik üretimi. Kirlilik oranları sonu gelmeyecek bir şekilde artmaktadır. Gelişmiş ülkeler tüketimi ve çevre kirliliğini azaltabilirse, gelişmekte olan ülkeler de işbirliği içerisinde olacaklardır. Bu arada elektrik kapasitesinin eksikliği sebebiyle kendi topraklarının batı yakasında sorun yaşamakta olan ABD, karbon emiliminin azaltılmasına yönelik hazırlanmış olan Kyoto Antlaşmasından 2001 yılında geri çekildi. Görünüşe göre ABD’nin ihtiyacının karşılanabilmesi için 14 elektrik üretim istasyonu daha inşa etmesi gerekecek.

Cep Telefonu ve Bilgisayar Endüstrisi:

Aşırı cep telefonu kullanımı sebebiyle radyasyona maruz kalmaktan dolayı beyin tümö­ rü vakaları korkutucu şekilde artma riski taşımaktadır. Sadece bununla da kalmıyor, sinyal gücünü artırmak için kurulan baz istasyonları sayesinde hepimiz yüksek seviyelerde radyasyona maruz kalıyoruz. Bu baz istasyonlarına yakın alanlarda oturmak iyi bir fikir değil. Ayrıca, uzun süreli bilgisayar kullanımı da radyasyona bağlı sağlık sorunlarına sebebiyet verebiliyor. Yine diğer hoş olmayan deli dana hastalığı sorunu ve Afrika’daki AIDS salgı­ nı gibi, asıl olayları örtbas eden hikayeler ortaya atılıyor. Bizlerin asıl sorunları ve gerçekleri bilmemesini isteyenler tarafından hep bir örtbas hikayesi yaratılıyor ve asıl sorunun öylece kendiliğinden ortadan yok olacağı varsayılıyor.

Bir de Finans Endüstrisi var:

Bankalar, sigorta ve emeklilik fonu oyunları. Havayolu ve otomobil endüstrilerinin insan, hayvan ve bitkilerin kurtuluşu için radikal boyutta azalmaları gerektiğinin netlik kazandığını, cep telefonlarının tehlike boyutu göz önüne alınarak haftada sadece birkaç dakika kullanılabildiğini, bilgisayar kullanımının da sınırlandırıldığını düşünün; finans dünyası ne duruma gelir? Ekonomik sistemin tamamı, sonsuz ve sınırsız büyümeye endeksli. Bu endüstride geçirilmiş çok uzun yılların tecrübesiyle söyleyebilirim ki hiçbir şey endüstriyel bir kuruluşun ebadını küçültürken aynı zamanda iflası engellemekten daha zor değildir. Bu, 1929 yılında yaşanan olay gibi ancak daha da kötü şekliyle, başka bir çıkış yolu olmaksızın çeşitli endüstrilerin büyük bölümlerini yok etmek demektir.

Yaşam standardında düşünülemez bir düşüş ve gerileme anlamına gelir. O veya bu şekilde, böyle bir ihtimalle yaşam süremiz içinde kar­ şılaşabiliriz. Bu büyük bir sınavdır. Büyük değişim gerçekleşmek zorundadır, bunu ya gönüllü olarak gerçekleştirebiliriz ya da doğa ananın bizi çaresiz durumlarla karşı karşıya bırakarak bizleri deği­ şime zorlamasını bekleyebiliriz.

Şamanizm Rasyonel Düşünce Haritasında Uyanış Çağrısı

Uyanmak kişinin kendine gelmesi, aynadaki görüntüsünün üzerine ışık tutarak gerçekte kim olduğunun derin açıklaması ve dünya yaşantısının gerçekte ne olduğunu anlamaktır. Uyanmak, kişinin yaşama, etkiye tepki veren bir makine gibi tepki vermeye programlanmış haline, aileden ve kültürden tekrarlanarak gelen dogmalara inanan haline dışarıdan bakabilmeyi başarmasıdır.

Şaman öğretileri bizlere genelde şifa çemberleri, “mandalalar” yani evreni tasvir eden dairesel semboller formunda gelir. Bu şifa çemberleri, kozmosta ve dünyada var olan, kozmos ve dünyanın birbirleriyle olan ilişkilerinin güçlerini temsil ederler. Kabala ise aynı gerekli bilgilerin dikey ve yatay olarak açıklanma şeklidir.

Bütün bu öğretiler tek bir kaynağın nasıl bölünerek bir bütün haline geldiğini, varlıkların en yücesi, evreni oluşturan enerjilerin tümü haline geldiğini gösterirler. İngilizcede “universe” kelimesinin açılımına dikkat edelim; “uni” tek olan demektir. İlginçtir ki İngilizcede tanrısal anlamsına gelen “deity” kelimesi Tanrı, Kutsaı olan ve yaratıcı anlamında kullanıldığı gibi aynı zamanda “iki” sayısı anlamsına da gelir. Var Olan Her Şey’in ikiye bölünmesi, birliğin dişi ve erkek olarak kutuplaşmasıyla başlar. Ruhun Üçlemesi bütün olarak kabul edilir, dişi ve erkek bir arada veya Tao’nun ifade şekliyle yin ve yang, iyi ve kötünün bir arada, iç içe olması gibi. Bu durum sadece erkeğin ön planda olduğu dinlerde, Var Olan Her Şey’in erkek ve erkeğin birlikteliği olarak algılanması şeklinde değişiklik gösterir.

Uyanış, bireysel olarak deneyimlenmelidir. Rasyonel Düşünce Haritası içinde uyanışın yeri önemlidir. Batılıların organize düşünce yapısı “insanları birileri uyandırmalı” şeklindedir, yani politikacılar uyanırsa uyanışı organize edip yeni birkaç kanun oluştururlar ve insanlar uyandırılmış olur. Ne yazık ki uyanış bu şekilde olmuyor. Bu şekilde olması daha fazla aynı durumda olmak, daha fazla diktatörlük, yukarının daha baskın olması anlamına geliyor. Başa geçmiş yeni diktatörün, eski ve bozuk olan düzeni yıkıp yerine özgürlüğü getirdiği klasik eski hikayenin bize tekrardan hatırlatılmasıdır. Bu diktatör yakın gelecekte ordusunun yardımıyla özgürlüğü yeniden düzenliyor ve bilin bakalım sonra ne oluyor? Özgürlük “özgürlük” olmaktan çıkıyor. Uyanış ancak kişinin kendi kendine gerçekleştirebileceği bir eylemdir.

Şamanizm Rasyonel Düşünce Haritasında Kişisel Gelişim

Bütün kişisel gelişim ve kişisel büyüme bu şekildedir; kişiseldir. Öğrenme, kişiseldir. Kişi, bir öğretmen yardımıyla öğrenebilir ama öğretmen, öğrenme eylemini o kişi için gerçekleştiremez; kişi kendi başına “eyleme geçmeli”·ve öğrenmelidir. Herhangi bir öğretiyi dayatmak, kişiler üzerinde baskınlık sağ­ lamak, onlara dikte etmektir. Başka bir deyişle, zaten var olan sistemi devam ettirmektir. Her birimiz öğrenme eylemini kendi başımıza gerçekleştirmeliyiz; bunu ancak kendimiz yapabiliriz.

Çoğumuz yaşamı uyurgezer gibi; bize öğretilmiş olanı, kendi tarihimizde var olan düzeni tekrar ederek yaşıyoruz. Birinin konuşmasını dinlerken aslında o kişi vasıtasıyla başka birinin ve çoğunlukla bir ebeveynin sizinle konuştuğunu kaç kez hissettiniz? Bu olay yakın ilişkilerde çok gözlenir. “Her evlilikte en az altı kişi evlenir,” diye bir söz vardır; gelin ve damat, onların ebeveynleri, bu listeye her iki tarafın atalarına kadar kişi ekleyebilirsiniz. Tabi eğer evlenen çift “eyleme geçmiş” ve kişisel tarihlerini silmişlerse, evlenen sadece gelin ve damat olabilir. Ne fark ama! Ailelerin karıştığı, atalardan gelme adetlere dayalı bir evliliğe göre sadece iki kişinin evlendiği bir evliliğin daha şanslı olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu kitap “eyleme geçmek” hakkındadır. Eyleme geçmek, kişinin kendi kişisel tarihini silmesiyle başlar. Kişinin geçmişi iyileştirmesi gereklidir ki şu an ve gelecek atalardan kalan utanç, suçluluk gibi bilinçaltımıza yerleşmiş, robotsu davranışlardan arınabilsin. Bu, tekrardan kendiniz olmakla alakalıdır. Yaşamını­ zın büyük çoğunluğunda veya tamamında gerek eğitim yaşamı­ nızda gerekse dinsel öğretilerde deneyimlediğiniz ailesel ve kültürel şartlanmalardan, hipnoz ve trans durumlarından ve beyinlerinizin yıkanmasından sıyrılmakla alakalıdır. Bu, ruhunuzun parçalarını toplamakla alakalıdır. Bu, kişinin çok küçük oldu­ ğu “şimdi” haricinde bir zaman diliminden haberdar olmadığı zamanlarda, kaçınılmaz bir şekilde yaşadığı çeşitli travmalar ve korku dolu anlar neticesinde kaybetmiş olduğu yaşam enerjisine tekrar sahip çıkmasıyla alakalıdır. Kişi genç ve çaresizken birtakım şeyler ciddi boyutta ters gittiğinde, bunu yaşamına yönelik bir tehdit olarak algılar. Bu ise ruh kaybının gerçekleştiği anlardan birine örnektir. Böylece, benliğin bir kısmı dağılır ve kişi, enerjisinin büyük bir bölümünü yitirir.

Şamanizm Rasyonel Düşünce Haritasında Yaşam

Kendi yaşamınıza gerçekçi bir şekilde bakın: Yaşamınızın ne kadarını kendiniz yönetiyorsunuz? Ne kadarını kısmen uykuda gibi yaşıyorsunuz? Potansiyel enerjinizin ne kadarını hemen şimdi kullanabilecek durumdasınız? Bazen içimizdeki büyülü çocuğa ulaşmayı başardığımız anlarda, bir yerlere gizlediğimiz ne kadar çok enerjimiz olduğunu görürüz. Çocukluğumuzda ne zaman ki bir oyuna kendimizi tamamen kaptırdığımızda, herhangi bir aktivite halindeyken. Geçmiş ve gelecek olguları olmaksızın, utanç, suçluluk, -meli ve -malı’lar olmadan, “ben” olgusu olmadan, sadece şimdi ve burada olmanın keyfini yaşarken hepimiz sürekli olarak içimizdeki büyülü çocuğa ulaşabiliyorduk.

İçimizdeki büyülü çocuğa ulaşmak, biz yetişkinler için çok daha zor. Bazı insanlar bunu dağcılık, paraşütle atlamak, okyanusta yelken yapmak gibi kişinin yaşamını tehlikeye atan sporları yaparak, bazıları çılgınca dans ederek, bazıları yazarak veya okuyarak, bazıları çok tehlikeli bir yol olan uyuşturucu maddeleri kullanarak, bazıları ise spiritüel uygulamalar gibi son derece zararsız yollarla içindeki çocuğa ulaşmaya çalışıyor. Hepimizin büyülü olana dokunmak için, her şeyden bağımsız olduğumuzu deneyimleyebildiğimiz farklı bilinç seviyelerine ve ruhlar alemine ulaşmak için inanılmaz bir açlığımız var. En basit ifade şekliyle, ruha dokunmaya ihtiyacımız var. Bunun farkında olmayabiliriz, bu şekilde kelimelere dökemeyebiliriz ama gerçek şu ki hepimiz kaynağımızı arıyoruz.

Şimdi, bu yolculuğa çıkmak istiyor musunuz? Ruhunuz bunu talep ediyor mu? Sıradan yaşam size yetti mi? Ego, büyüsünü yitirdi mi? Sizin için artık başka bir seçenek yok mu? O zaman bu kitap sizin içindir ve umarım, size yol gösterir ve hatta yolculuğunuzda bir nebze olsun rehberlik yapar. Ama lütfen, bu kitabın bir kelimesine bile inanmayın. Bu fikirleri kullanın, alıştırmaları deneyin ve kendi deneyimlerinizle kendi sonuçlarınızı çıkartın, kendiniz için öğrenin ve kendi eşsiz benliğiniz doğrultusunda büyüyün. Yaşam bir yolculuktur ve sizin yaşamınız sizin yolculuğunuzdur. Güzel bir yolculuk geçirin.